YAHUDİLİKTE TEMEL KAVRAMLARHIRİSTYANLIK VE YAHUDİLER {2}

Karel VALANSİİran kadar Lübnan`ın içişlerine karışan bir dış güç daha var: Suriye. 1976 yılında, Riyad Antlaşması uyarınca iç savaşı denetim altında tutmak amacı ile barış gücü olarak, Lübnan`a asker yollayan Suriye, askerlerini ancak geçen sene -yoğun uluslararası baskılar sonucunda- geri çekti

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yusuf BESALEL

Buna karşın tek olumluluk, 1965’te Vatikan’ın yayınladığı Nostra Aetate ile Yahudiler’le dialogun kapısını aralaması olmuştur. 1994’te ise Papa, Yahudiler’in İsa’nın ölümünden sorumlu oldukları fikrinin yanlış olduğunu içeren bir mesaj yayınlamıştır.
b) Yahudilik ve Hıristyanlık Arasında Teolojik İnceleme: Bu konuda Hıristyanlar ve Yahudiler arasında birçok münazara (tartışma) düzenlenmiştir. 1240’da Rabbi Yehiel ben Yosef adında bir Rabi ve heyeti tartışmada yenik düştüler ve Talmud, Paris sokaklarında yakıldı. 1261’de Aragon Kralı James’in huzurunda Yahudilik’ten dönme Pablo Christiani ile Nahmanides arasındaki tartışmayı Nahmanides kazandı. Fakat İspanya’dan kovuldu. Tortosa’daki (1413񮍖) ünlü tartışmada Yahudi tarafında ünlü Yahudi filozofu Jozef Albo bulunuyordu. Fakat bu vesileyle birçok antisemit olay yaşandı. Bütün bunlara rağmen Yahudiler, Hıristiyanlar’ın arasında sulh içinde yaşamanın yollarını aramışlar. Bununla beraber Hıristyanlığın temel inançlarından biri olan: Meryem Ana’nın bekareti, Üçlülük (Trinite), günahın ilk yaratılıştan beri var oluşu ve ilk günahın İsa tarafından O’nun ölümüyle yüklenilerek insan oğlundan alındığı konular Yahudiler tarafından Kabul görmez… Yahudiler, birçok Hıristyan’ın kilisenin aksine, insanoğulunun dünyaya saf ve temiz bir ruhla geldiğine inanırlar. Insanoğlunun günah işlemesi onun mükemmel bir yaratık olmayışından kaynaklanır. Hıristyanlar, ilk günahın İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ortadan kalktığına inanır. Yahudiler, üçüncü bir tarafın bu tür kuruluşu sağlamayacağını vurgularlar. Günümüzde kaparot olarak kesilen bir horoz günahlardan arınmak için popüler bir ortam sağlar…
Öte yandan, Yahudiler’in İsa’yı çarmıha germiş oldukları tarihsel dayanaktan yoksundur. Bu tür bir idam tarzı Yahudi geleneğinde olmayıp, bu tür bir uygulama da tamamen Romalılar’a mahsustur. Otorite tamamen Romalı vali Pontus Pilate’nin elindeydi ve o dönem Yahudi mahkemesi işlevini yitirmişti. Kaldı ki İsa tutuklandığı gece Pesah arifesindeki bir Şabat akşamındaydı ve Sanhedrin böyle bir günde bu davayı ele alamazdı. İncil (Matta, 26:14) İsa’nın müritlerinden Yuda İskariot’un ihbarıyla yakalandığını söyler. Yahudi kelimesine benzeyen bu kelime, olayın Yahudiler’e yıkıldığını çağrıştırmakta yararlı olmuştur.
Yahudiler’in Mesih’i bekledikleri bu sıkıntılı dönemde İsa’yı kabullenmemeleri ilginçtir. Çünkü Tevrat’ta Mesih’i tarif eden ortamın şartları mevcut değildir. Yahudiler’in İsa’yı peygamber olarak Kabul etmesi de mümkün değildir. Çünkü Yahudi peygamberleri daima Tanrı’nın sözcülüğünü yaparken, İsa söylevlerinde kendini yetkili olarak görür…
Tanrı’nın birliği ve şekil olarak tarif edilemeyeceği temel bir Yahudilik inancıdır. Halbuki Hıristyan doktrininde Tanrı İsa’da bir insan olarak tecelli olmuştur. Hıristyanlık’taki üçlülük (“Trinite”) inancı ise Maimonides’e gore çok tanrıcılık (politeizm)tır. Bir İncil ifadesi ise der ki: “Kötü olana mukavemet etmeyiniz. Birisi sağ yanağına vurursa, siz ona öteki yanağınızı da çeviriniz.” Yahudilik (Levililer 19:18), kişinin düşmanının sevmesini, dolayısıyla sömürülmesini de önermez.
Hıristyan teologlarına gore İsa’ya iman, yasadan daha önemlidir. Rabiler ise, Tora’ya iman edip uygulayanın Tanrı’ya iman ettiğini vurgularlar. Hıristyan Kilisesi, Yahudi dinsel ritüelinden tamamen uzaklaşmıştır. Aziz Pol, “etin değil, ruhun sünnetini” savunur. Hıristyanlar Şabat’ı değil Pazar’ı kutsal gün ederler. Iki din tamamen ayrılmıştır. Fakat İsa’nın ikinci dönüşü açısından Hıristyanlar yeni kurulan İsrail Devleti’ni Tanrısal planın gerçekleşmesinin emaresi olarak görürler…
Hıristyanlık, dünyevi zevklerden sıyrılmayı öngörür. Büyük Yahudi düşünürü Maimonides, seksten vb. dünyevi zevklerden kısıtlanmayı doğru bulmaz.  Diğer taraftan İsa’nın ölümüne Sanhedrin’in sebebiyet verdiği konusuna tekrar dönecek olursak, bu konuda tarihler karıştırılmaktadır. Çünkü Sanhedrin M.S.70’te kurulmuştu. O tarihteki “Sinedrion” ise Bet-Din gibi bir dini mahkeme olup ancak devlet ile ilgili işlere bakardı! Pontus Pilate ise Pesah arifesinde haydut Barrabas’ı hapisten çıkartmış fakat sosyal bir çalkantı oluşturan İsa’yı hapiste tutmaktan başka çaresi kalmamıştır. Kaldı ki teolojik temelde incelendiğinde Yahudi’nin Tanrı’nın Oğlu’nu öldürmeleri” iddiası da tuhaf ve geçersizdir. Çünkü Kardinal Ruffi’nin dediği gibi “Tanrı öldürülemez.” Ayrıca (Yuhanna 10, 17ᆦ): İsa kendi yaşamını feda etmiş, onu kimse almamıştır. İsa’nın şahsi seçiminde Yahudiler’in rolü yoktur! Kilise de, Yahudi olan havariler gibi Yahudiler’in bu işte sorumlu olmadığını Vatikan Konseyi ile birlikte kabullenmektedir.  Günümüzde Hıristiyan dünyası Yahudileri bu kez sulh için kendi potalarında eritmek için başka bir yol bulmuştur. Yahudi dini inkar edilmemekte fakat onun Hıristyanlığı taşıma şerefini sağladığı iddia edilmektedir. Judaik bilgiden yoksun Yahudiler de Amerika’daki bu zihniyetteki tarikatlere katılmaktadır.
Yahudilik ve Hıristiyanlık arasında etkileşim de ayrı bir konudur. Yahudiler’e Hıristiyanlık Roma devrinin bir çeşit etkilenmesi gibi görünmüştür.
Çünkü Hıristyanlık’ta ikonlara ve resimlere yer verilir. Yahudiler baba, oğul ve Ruh-ül Kudüs’ü (üçleme) kabul etmezler. Ayrıca “Tanrı’nın Oğlu’nun” Yahudiler tarafından öldürüldüğünü de Kabul etmezler. Çünkü O’nu şikayet etmişlerse de çarmıha germe emrini Pontus Pilate vermiştir. Pilate, bu emri verirken bir isyancıya engel olarak kendini Roma’da merkezin hışmından korumak istiyordu…
Özetleyecek olursak, Hıristyanlık her ne kadar başlangıçta Yahudi başlangıçlara sahipse ve Tevrat’ı Eski Ahit şeklinde kabul ederek süregelmişse de; zamanla manevi kurtuluş hakkındaki değişik felsefesi ve adama ve merhamet şekilleriyle, hissi ve düşünsel tavırları ve tarihsel bilinciyle tamamen değişik bir dinsel yaşam tarzına dönüşmüştür…

Kaynakça: "Yahudilik  Ansiklopedisi", 
Cilt I, II, III  Yusuf Besalel